Çarşamba, Mayıs 02, 2012

iyi ki varsın, iyi ki sevmisim seni..

yepyeni bir hayat var elimde artık, oturmuş, düzene girmiş belki bir kaç eksiğini tamamlamaya çalışan zaman zaman, ama fazlasıyla mutlu olduran, huzur bulduran...

farkettim de butun yazılarımda kullandığım bir kalıp olmuş bu, hatta konuşmalarımı da fethetmiş; mutluluğun ardından huzuru yapıstırır olmusum cumlelerime.. biri eksik olsa olmaz mı peki? mutlu ama huzursuz bir hayat? ya da huzurlu ancak mutsuz bi dünyası olamaz mı bir insanın? Hiç sorgulamadım bugune kadar ikisi bir arada olmadan da olur mu diye.

bir kedi düşündüm şimdi. Bir kedinin mutlu olduğunu nasıl anlarsınız? onu sevdiğinizde gırrrlaması mutluluk mudur,  huzur mudur sizce? Sanırım biri diğerinin olmazsa olmazı.. Öyle öyle.

Geri dönüyorum şimdi eksikleri arka koltuklara atıp mevcutlarımla ilerlemeliyim bu yolda.. Kendi kendimi mutsuz edecek kadar cani olabilir miyim ben! Hayır! Hele ki bu kadar mutluyken hayatta, bu kadar eminken yapacaklarımdan, yaşayacaklarımdan. Gündemde olmayan sorunlar da çıkıp gelebilir belki hayatlarımızı baltalayabilir ama bu ana odaklandım ben, sonrası zamanı gelince yaşanacak şeyler değil midir.

Söylemedim mi yepyeni bir hayat var elimde artık diye... 1 yaşını doldurmuş dünya tatlısı bir bebek gibi ve tabi ki bütün bebekler gibi bakıma, ilgiye muhtaç, sorumluluk gerektiren lakin ağır sorumluluklarla insanı çökertmeyen, belki ağır olsa bile verdiği sorumluluklar, bunu farkettirmeyen bir bebek.. Çok tatlı ya!

Bahsettiğim yalnızca bir hayat değil aynı zamanda bir aşk hikayesi olacak. Bir anda başlayan, her anında mutluluk ve huzur veren, her gününde farklı bir duygu yaşatabilen, bambaşka bir pencereden bakılabildiğini öğreten hayata, bambaşka gözlerle gördüren, bambaşka bir kalple yaşatan insanı.

Arkadaşlarımız sordu dün siz hiç kavga etmez misiniz diye:) ederiz ama sınırımızı biliriz belki, ikimizden biri sınıra yaklaşınca diğeri onu dizginlemeyi bilir bizde..
Üzmek istemeyiz hiç birbirimizi, ama üzeriz bilmeden, istemeden.
Ve biliriz istemeden üzdüğünü..
zira o ılık nefes boynunu, dudaklarını veya gözlerini yaladığı anda anlarız ki bahşedilmiş olan en güzel duygu hala bizimle, işte o an geçer gider üzüntümüz.

İnsanlar bazen bilseler dahi kendi hayatlarında uygulayamadıkları gerçekleri dostlarına öğütleme işini çok güzel yapar, ama bu asla başaramayacakları anlamına gelmemeli, belki bir gün söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutacaktır kim bilir.. Örnek mi ;

BENcil olmamalı aşkta, BİZcil olmalı derim hep.. Bazılarına bu çok zor gelebilir, ki bizim ilişkimizdeki "Ben"de burada takılıp kalandım aslında, ama n'olduysa oldu, sanki bir sihirli değnek dokundu omzuma, belki sihirli bir öpücük beni biz yaptı, bunu başardı!
Masalımız da zaten tam o anda başladı!

İtiraf etmeliyim ki bütün peri masalları gibi güzel başlayan ilişkilerin kısa bir süre sonra değiştiğini, değişebildiğini gördüm hep; okuduğum kitaplarda, izlediğim filmlerde, çevremde yaşanan aşklarda ve kendi yaşadıklarımda...
Kimileri ise adeta bir saltanat mücadelesine, ego savaşına hatta çocuk oyununa dönmüştü gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum, yüreğimle yaşadım bazen...

Ama bugun gördüm ki herbirşey bambaşka olabiliyormuş hayatta. masal gibi başlayan aşk masal gibi devam edebiliyormuş mesela ;) o beklenen, aranan ikiliyi bir arada sunabiliyormuş insana.. Mutlulukla huzuru üzerimize zimmetliyormuş umarım ki bir daha geri almamak üzere, ve kendinle butun olarak gördüğün bir adamı elin, kolun veya bacağından ziyade yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirdiğin kalbin gibi olmazsa olmazın yapabiliyormuşsun, seviyormuşsun sonsuz kadar, sonsuza kadar..

2 yorum:

  1. Sizi gidi küçük ama kocaman aşk pötürcükleri, bizim de umut ışığımız..

    O zaman peri tozları yolunuzdan eksik olmasın..

    Çok severim ben yazıyı, sizi :)))

    YanıtlaSil