Cumartesi, Kasım 13, 2010

SES-SUS

Her masalda biraz daha yok oldum, bir varmış bir yokmuş dedikçe büyükler. Her şarkıda uğruna gözyaşı dökülen, isyan edilen kadın oldum, günler aylar seneler geçtikçe daha nankör oldum. Sustum, konuşmadım. Sustukça kayboldum... Kimse duymadı haykırışlarımı, duyamadı... Sesimi duyurmaya çalıştıkça kısılıyordum, kabuslarımda çığlık atmak istediğim, fakat ne yaparsam yapayım bir türlü sesimin çıkmadığı zamanlardaki gibi...


Bazen Sen oldum, sustum. Yine de haykırış oldum. Ben olduğumda yine sesim çıkmıyordu, ben de karar verdim, bulut oldum. Seninle çarpışınca yüklendim, yağmur oldum, döküldüm isyankarların üzerine... Bazen üşüdüm sende, kar oldum, buz oldum... İçimde biriktirdim çığ oldum. Çığ olunca tutamadım içimde biriktirdiklerimi can aldım, can yaktım... Ama sana hiç dokunamadım!

Sonra yine ben Ben oldum, konuştum... Hayatta ilk kez sesimi diğerleri de duydu, bir garip oldum... Hep beklediğim bu değil miydi? Masallarda yok olan, şarkılarda son bulan sessiz kadının sesini duyurabilmek... Şimdi?
Sesime rağmen söyleyecek birşeyim kalmamış içimde...
Yorulmuşum, hırpalanmışım, tükenmek üzereyken bedenim amacıma ulaşmışım... Ve şimdi farkettim ki hayallerime ulaşmak için çırpınırken gerçek dünyada anlamsız olmuşum...