Çarşamba, Temmuz 07, 2010

Bir Küçük Kızın Güncesi-1


          Gecenin bir yarısı hıçkıra hıçkıra ağlayarak uyandı aniden. Nedeni belli, umudu yoktu... Rüya bile görmemişti gözleri, ama biliyordu gözyaşlarının neden, nereye ve kime doğru aktığını... Doğruldu hıçkırıklarının arasında boğulmamak için ve isyan etti tanrıya; "Madem onu bana getiremiyorsun, o zaman yüreğimden sök al!" Gözyaşlarıyla beraber, hıçkırıklarına boğularak yorgun düştü, kapandı gözleri saatler sonra...

         Uyandığında ağlamaktan şişmiş kızarmış gözleriyle gerçek ve acı bir güne daha başlamıştı. İstisnasız gülen gözleri ışığını kaybetmişti işte! Dostlarının arasına karışıp her şeyi unutmak isteyen kalbine söz geçiremiyordu, mutsuzluğu ruhundan bedenine yayılmıştı bile... Sebebini soranlara cevap bile verecek güç yoktu dudaklarında, en sevdikleri, her daim yanında olan, enerjisiyle hayatlarına neşe katan Nastenka'larının mutsuzluğunun sebebini anlayamayan arkadaşları bir türlü güldüremiyordu artık boncuk gözlerini. Günün bitmesini sabırsızlıkla beklerken telefonuna bakan Nastenka bilmediği bir numaranın onu aramış olduğunu gördü ve hissetti O'ydu, O olmalıydı... O'da hissetmişti işte güzel gözlü sevdiğinin canının yandığını, O'na ihtiyacı olduğunu... Ama ulaşamamıştı. 
Sabah olduğunda bir gün önce cevaplayamadığı numarayı arayıp telefonun diğer ucundaki sese "Patrick'le görüşebilir miyim?" dedi orada yaşadığına emin bir ses tonuyla! Doğruydu işte! "Bir saniye lütfen" dedi telefondaki ses, "Abiii!" Patrick'e seslenen erkek kardeşi Jack'ti. Nastenka'nın kalp atışları tam bir bando takımı edasıyla ortalığı inletiyordu. 
- "Alo!"
- "Patty, sensin!" cıvıldıyordu sesi Nastenka'nın.
- "Hey Nasty!" 
Minik bir serçe gibi titreyen yüreği yerinden çıkacak gibiydi. Patty anladı "Nasılsın küçüğüm?" O'na "küçüğüm derdi eskiden beri. İşte yine aynı sözcükle hitap ediyordu "KÜÇÜĞÜM!"
- "Heyecanlıyım, bilmediğim bir numarayı arayıp seni istedim ve karşımdasın! İnanamıyorum sen olduğuna."
- "Senin ne kadar akıllı ve cesur bir kız olduğunu hep biliyordum, şimdi neden inanamıyorsun buna?"
Nastenka anlattı bir önceki gece yaşadıklarını, tabii ki sadece bir kısmını, sebebini söylemeden toparladı cümlesini...
- "Saçmalıyorum her neyse" dedi
- "Seni seviyorum, senin saçmalamalarını seviyorum ben!" dedi Patty.
- "Sanırım seni özledim, sebebi bu. Ve sen sanki bunu hissettin." ağzından çıkanlara inanamıyordu Nastenka. Özledim demişti!
- "Kalp kalbe karşıdır" diyordu karşısındaki ses! "KALP KALBE KARŞIDIR!"
- "Seni görmek istiyorum Nasty, yarın gelebilir miyim?"
İnanamıyor, anlamaya çalışıyordu söylenenleri! Duraksadı;
- "Beni görmek mi istiyorsun!"
İşte! Sonunda istediğini veriyordu Tanrı! O kadar içten yalvarmıştı ki, Tanrı bile dayanamamıştı küçük kızının üzüntüsüne, karşı koyamamıştı çırpınan yüreğindeki engel tanımayan sevgiye...
Ertesi gün için sözleştiler. Telefonu kaparken O'nu ne kadar büyük bir aşkla sevdiğini bir kez daha haykırıyordu dünyaya...
Artık hiç birşey önemli değildi. Çok sevdiği Patrick duymuştu onun haykırışlarını, tesadüf ya da gerçek, hissetmişti işte! Gerisi hikaye...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder